Cumartesi, Nisan 29, 2006

7.Akılda Kalanlar

        Aslında aklımda pek bişey kalmadı İstanbul gezisinden, sadece bir iki isim ve sıkıntılı bir dönüş yolculuğu.

        Bir önceki yazımı yazarken nerede olduklarını merak ettiğimi filan yazmıştım. O sırada Kemancı’ya gitmişler, ben onları yazıp yatmaya hazırlandığımda bir mesaj geldi Berkem’den. İşin garibi beni unutmaktan çok benim aramamı bekliyorlarmış, işte bu cidden garip geldi, ertesi gün yine bana “sattın bizi” dediler... Ben onları otele gitmeden 4 saat beklemiş olmama rağmen.

        İstanbul’da kalacaktım, hatta bunu isteten en çok şey yeni tanıştığım hayatımda belki bir daha göremeyeceğim kadar güzel biriydi, ama kalmadım, kalamadım. İşin açıkçası acele etmek istemedim, ne eğlence için, ne kız arkadaş için ne de başka bişey için artık acele etmek istemiyorum, özellikle kız konusunda... Çünkü şu anda 26 yaşında okumakta olan bir insanım ve ne derlerse desinler kadınlar statü düşkünü yani sadece öğrenciyim diye, onlar değilse hemen terkedebilirler... En son bunun gibi bişey yaşamıştım Ve artık hayatımın insanı (zorlayarak da olsa bir gün sölerim belki) diyeceğim insan karşıma çıktığında ona beni terketme fırsatı vermek istemiyorum. Hem ben yazlnızlığa galiba çok alıştım...

        Otobüste gelirken insanlar son ses arabesk disco şeklinde dans ederek geldiler ama gerçekten de bu arabeskin disko müziğe çevrilmişi de iğrenç bir şey, ama farkettim ki koca bir otobüste müzik dinleyen 2-3 kişi var gerisi müzik dinlemiyor, beyinlerini çürütüyor (yolda bangır bangır olan o sese kesinlikle müzik demek istemiyorum) Giderken kulaklıklarımı unutmuşum ama orada Gizem bana verdi bir çift! Ama kesinlikle yetmedi, hatta bi ara trash dinledim uzun bir süre o bile sesi kesmedi, o arkada anıran manyağın sesini. Bir ara gerçekten sinirim bozuldu hatta bağırmaya çağırmaya başladım, hatta yazık kabak da muavin’in başına patladı resmen...

        Yoldayken Onur’un suratını boyamaları için çantamdan keçeli kalem çıkardım, aynı gözde telefonum da duruyordu! Kalemi geri koyarken farkettim ki birilerini arıyorum, eski bir kız arkadaşımın annesini aramışım. Garip geldi çünkü ortalarda bir yerlerde ismi. Sonra panikledim kapattım, yolun bir kısmında kara kara ne algılandığını düşündüm bu telefon etme olayının. Sanki kusura bakmayın yanlış aradım desem de, “rahat bırak bizi de kızımızı da!” denicek gibi geldi, kendimi baş belası gibi hissettim. Sonra bugün beni aradı, güzel konuştuk, ama geçmişten bilgiler verdi ister istemez ve bunlar bir an olsun beni baya bi geçmişe götürdü ve rahatsız etti, ardından şimdiki ilişkisinden örnek verince o eski kız arkadaşımın, kendimi gerçekten çok kötü hissettim... Her neyse daha fazla bahsedip düşünmek istemiyorum zaten...


        Yoldayken çok mutlu olduğumu söyleyebileceğim bir hediye aldım, Gizem ben kafamı koymuş müzik dinlerken beni çizmiş. İşte bu benim dedim kendimce, yani beni görmüş olanlar varsa o kafasındaki görüntüyü silsinler esas ben böyle bişeyim, aslında ortamdan ve o andan kaynaklanan suratım daha bi fazla asık ama genelde suratım da asıktır benim, mizacım böyle napıyım....

        Akhisar’dan sonra Balçova’ya gidecekler ve Karşıyakaya gidecekler şeklinde otobüsler ayrıldı ve biz bir kaç kişi olarak diğer otobüse geçtik. Daha bi iyiydi diğer otobüs, şöförüyle, muaviniyle filan. Bi de Bahar hocayla uzun uzun muhabbet etme fırsatı bulmuş olduk.

        Genel olarak gezi bence harikaydı, yani gezdiğimiz yerler güzeldi, hep yakınına gittiğim ama içine girmediğim yerleri dolaşmış oldum, geçmişi yad ettim ve en güzeli yoruldum, evimi özledim. Kötü olan kısmı oradaki ‘arkadaş’ larla soğuk ve uzak bir ilişkiden öteye gidemememiş olmam ama bundan dolayı da kendime fazlasıyla şey öğretmiş oldum. Ama hala arkadaşlık için fırsat var, hem de daha 4 sene, aceleye gelmemiş olması da güzel bişey. Ve yeni bir insanla tanıştım (hiç tanımadığım) gözüm gönlüm açılması bir kenara başka insanların var olduğunu görme şansım oldu...

        İyiyim keyfim yerinde, hala geçmişime bir özlem var, bu gezi hiç bir şeyi unutturmadı ama sakinledim, o içimdeki anlamsız sıkıntıyı attım...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Gizli Özne

Sürekli dönüp dönüp onun yazdıklarını okuyorum. Facebook'ta onun resimlerine bakıp duruyorum, beraber yazışmalarımızı yeniden yeniden...