Cuma, Nisan 27, 2007

Sabır

Ne gerek var, böylesi iyi...
Olsa fena mı olurdu?
Olmasını isterim,
Keşke olsa...
Olmadı.
Neyse bir gün olur nasılsa,
belki böylesi daha iyi oldu.
Sabır zamanı gelince olacak.

Zamanı gelmedi mi?
Bu sefer olacak zaten.
Oldu gibi, ama yardım gerekebilir.
Yanılmışım.
Sabır, zamanla.

Tüketme beni zaman!
Olacaksa olsun,
Bari bu sefer!
Olmadı, boşver!
Sabır, ama nereye kadar.

Yeter artık siktir et!
Olsa da olur olmasa da,
Sanki olacak!
Sabır, ya sabır...

Aaa! Nasıl oldu?

Düşünüyorum

        Anne: Ne o? Neyi Düşünüyorsun?
        Oğul: Ne biliyim, düşünüyorum işte! Yarın ne yapacağımı düşünüyorum, prototip için ne alsam, hangi malzemeyi kullansam, nasıl onları şekillendirsem diye düşünüyorum. Evde neyi nereye koyacağımı düşünüyorum. Yazı düşünüyorum, staj düşünüyorum. Portekiz’i düşünüyorum.... Aslında bunları mı düşünüyorum bilmiyorum sadece aklımdan bir sürü şey geçiyor ve bunları düşündüğümü düşünüyorum.

        Gerçekten söylediklerimi mi düşünüyorum? Aslında Portekiz’den bile çok Finlandiya’yı düşünüyorum, Portekiz’den Finlandiya’ya her hafta sonu gidilir mi onu düşünüyorum, gitmek için bir sebebim olur mu diye düşünüyorum... Neden, adam akıllı bir hoşçakal bile demeden gittiğini düşünüyorum, onu düşünüyorum, “sevgilisi var mı acaba?“ diye düşünüyorum, ”olacak mı? onu tanıyabilecek miyim? Beni tanıyabilecek mi?“ diye düşünüyorum. Ve her zaman ki gibi ”Neden?” diye düşünüyorum...

        Sadece iki üç kez birer dakika görüştükten sonra nasıl şimdiden o kadar yolu onun için gitmek istiyorum bilmiyorum, neden istiyorum kim olduğunu bile bilmeden.

Gizli Özne

Sürekli dönüp dönüp onun yazdıklarını okuyorum. Facebook'ta onun resimlerine bakıp duruyorum, beraber yazışmalarımızı yeniden yeniden...