Pazar, Temmuz 20, 2008

Karman Çorman

Geçen Pazartesi Zen aradı, İsveçten geri dönmüş İzmir'deymiş. Ders çıkışında Konak Pier'de oturuyorlardı yanlarına gittim, amaç 1-2 saat onunla muhabbet edip yine evimdeki kabuğuma çekilmekti. Şimdiden söyliyim; kusuruma bakmayın karman çorman bir şekilde yazıyorum herşeyi çünkü beynime reset atılmış gibi, ne düşüneceğimi ne hissettiğimi ne durumda olduğumu bilmiyorum, sanki benden çok ruhum geri dönüşü olmayan bir tatile çıkmış gibi. Her neyse Pier de otururken planlarından bahsettiler; Olympos Kelebekler, Antalya, Alanya gibi bir çok yerin olacağı bir planları vardı. Bana da gel dediler, ilk başta, son zamanlarda herşeye hayır dediğimden dolayı buna da olmaz dedim. Ama aradan 10sn geçti peki olur dedim. Hiç de fena yapmamışım.
Amacım geziyi ve mekanları anlatmak değil ama yine de söylemeden geçemeyeceğim şeyler var tabii. Mesela ilk gittiğimiz yer Kelebeklerdi, tıklım tıklım çadır vardı, 4-5 sene önce bir çadırdan fazlası yoktu oysaki, Fethiye'de kaldığımız hostel daha iyiydi Kelebeklerden. Ardından Olymposa gittiğimiz de daha da acısıyla karşılamış olduk, heryer ağaç ev hatta ağaç binalarla kaplıydı, arabayı park etmek sorun olmuştu, toprak yolu ve evlerin beton olmaması haricinde Bodrum'dan hiç bir farkı yoktu. Ardından Antalya'da Zen lerin kaldığı yer çok daha iyiydi Olympostan, Kale içinde Erken Pansiyon. Şimdi Bodrum'dayız, olympos ve Kelebeklerden yine de herşekilde daha iyi, en azından konseptine uygun herşey.
Gezi boyunca geçmişimle yüzleşmek zorunda kaldım, kalbim yine durmadı, pıtır pıtır hayranlık ve aşk karışımıyla atıp durdu ama yine kendime duyulan bir hayal kırıklığı şeklinde sona erdi. Zaten insan kendini sevmezken bir başkasının sevmesini nasıl beklerki! Artık eskisi gibi değilim demekten sıkıldım kendime. Eskisi gibi değilsem değilim ama yeni bir ben bu kadar kendine güvensiz olmamalı... Ne zaman düzelecek bilmiyorum ya da nasıl ama içimdeki sevgi bir gün bir şekilde patlayacak, sorun çektirmeye başlayacak.
Gülşah ile ilk zaman geçirmeye başladığımızda bana gazeteden kopardığı bir yazı getirmişti. 18 eylül'de doğanlar için "bu dünyaya fazla dayanamaz onlar" şeklinde bir başlığı vardı. Bugünlerde daha çok hissediyorum bunu, ama nasılını anlatmak çok zor geliyor çünkü gerçekten nedenini bilmiyorum.

Gizli Özne

Sürekli dönüp dönüp onun yazdıklarını okuyorum. Facebook'ta onun resimlerine bakıp duruyorum, beraber yazışmalarımızı yeniden yeniden...