Cumartesi, Aralık 23, 2006

Tasarım

        Kusura bakmayın gözükmüyorum ortalıkta. Son zamanlarda prototip filan derken yoğun bir zaman geçirmekteyim, bugün de yapılacak şeyler vardı ama kendime ayırdım bugünü çünkü artık yapmam gerekenlerin aciliyeti yok gibi ve insan ister istemez bi dinlenme arasına ihtiyaç duyuyor; umarım yaptığım iyi bişeydir.

        Mesleğimi her gün daha çok sevmeye başladım ama para korkusu basmaya başladı son zamanlarda. Yazın yarışmalara katılmak istedim ama yetersiz hissettim kendimi ve katılmadım, ama hergün daha bir hazır hissediyorum kendimi, son sınıflarda artık ne yaptığımı çok iyi biliyor olacağım ve sürekli bir çalışma içinde olacağım, okul bittiğinde ise okulun verdiği projeler yerine yeni yarışmalara katılarak askerlik zamanına kadar elimden geleni yapıcam. Tahminen yoğunluğa alışmaya başladım, zamanım yine boş geçiyor diyebileceğim şeklinde gidiyor, çünkü yaptıklarım geçmişte yapmadığım, boş geçirdiğim zamanın yerini doldurmuyor... Zamanla çok daha iyi bir yerde, çok iyi bir şekilde olacağım...

        Evet tam değil ama mutluyum...

Cumartesi, Aralık 02, 2006

Yabancı

        Evimdeyim tek başıma bilgisayar ekranın başında, kendimle hiç kimseyi ummadan zaman geçiriyorum, arka fonda Elgar Çello konçerto eski günlerde ki gibi, ama bu sefer DuPre’den güzel çalan ellerin sahibine yazmıyorum yazılarımı, o tamamen çıktı kalbimden. Artık beni, olmayacak gerçekler, açılamayan muhabbetler, yaşanamayan saatler ağlatıyor. Bazen tek başımayken yalnızlığıma, bazen kalabalıkta yalnızlığa ağlıyorum hüngür hüngür, duyulmuyor sesim ama ağlıyorum kendimle baş başa. Hergün biraz daha ağlıyor, biraz daha güçleniyorum ve bir o kadar yalnızlığa daha fazla alışıyorum. Artık beklemiyorum hayatımdan birer parça daha kopararak hayatımdan çıkacak insanların hayatıma girmesini, elimdekine, kendime bakıyorum.

        Kelimelerin sadece klavye tuşlarında, aşkın sadece avatar resimlerinde, hayatın dosyalar içinde olduğu bir hayatı yaşıyorum. Zaman zaman anlamsız gülüyor, odamda aynanın karşısında kendimle dans ediyorum, konuşmuyorum yanımda birisi olsa da, onu veya onları taklit ediyorum, çünkü ben sadece benleyken benim, diğer insanlarda görünmez adamı oynuyorum, yavaş yavaş görünmez adam ben oluyorum. Artık kahkahalar atılırken ismim yok arada, sadece “o çocuk” var!

        Özgür doğdum, Özgür oldum hep, kimseye hesap vermeden özgürlüğümü, yalnızlığımı yaşıyorum, bu yolu ben seçtim, ismimin anlamını öğrendiğimde ve şimdi hayata anlam katmaya çalışmıyorum, hayatı paylaşmıyorum, sadece devam ediyorum, sadece hayata bir fazlalık katıyorum, belki de her insanın yaptığı gibi. Devam ediyorum, biteceği yere kadar...

        ...Ve yavaş yavaş kendime yabancılaşıyorum, insanlara yabancılaştığım kadar.

        Teker teker dökülüyor kelimeler ellerimden, nereye gittikleri belirsiz, hayatımda ki saniyeler gibi anlamsızca ve gelişigüzel. Olması gerektiği gibi, teker teker, aynı. Sakinliyor bazen içimdekiler ve daha fazla yok oluyorum, çünkü hissiz, fırtınasız değişmiyor, anlam katmıyor; bir yere varamıyorum...

Gizli Özne

Sürekli dönüp dönüp onun yazdıklarını okuyorum. Facebook'ta onun resimlerine bakıp duruyorum, beraber yazışmalarımızı yeniden yeniden...