Pazartesi, Mayıs 15, 2006

Sevgili günlüğüm

1Aralık2005te yazdığım bir günlük yazısı var. Ayıp olmasın felan şeklinde isimlerin yerine (büyük harf) yazıyorum. Anlaşılsa da umrumda değil, yada buraya direkt isimleriyle de koyabilirdim... Sadece yapmam gerekeni yapıyorum...


Herşey yolunda, gerçekten yolunda
Bugün sana anlatacak çok şeyim var
Dur biraz düşüneyim sıraya sokayım herşeyi kafamda.
Bugün tüm gün telefonum kapalıydı, bu beni daha huzurlu kılıyor. (A) aradı mı aramadı mı düşünmüyorum aklıma geldiği zaman aramadığını düşünüyorum kararsızlıkta kalmıyorum. Beni özlüyor mu ya da bişeylerden pişman oldu mu bilmiyorum ama artık o kadar da umursamıyorum, tatlı bir kızgınlığım var sadece. Telefonum bağlanmadı ama bundan sonra cep telefonunu kullanmayı pek düşünmüyorum. insanlar beni evden arasınlar. Umarım yarın bağlanır ve babama hesap vermek zorunda kalmam.

Bugün geç uyandım, 8:35 filandı ve 14kez devamsızlığım olmuş, bi tane daha yapınca ingilizceden kalma durumlarım gündeme geliyordu ama koşturarak gittim ve gittiğimde adam (karikatür kahramanı) daha yoklama yapmamıştı, dersin sonunda yaptı. (B) gelmedi bu sefer derse, arada gördük yeni sevgilisiyle (iğrenç) aşağıya iniyordu, orada koltukta uyuyacakmış. (F) oradaydı ve muhabbet ettik bolca, genelde (B)’tan bahsettik ve (A)’la ilgili olabilecek şeylerle iligili neler söylediğini söyledim filan, yani biraz dedikodu yaptık ve ne kadar görüşlerin aynı olduğunu gördük filan. Her neyse (B) sadece arkadaş oldu artık insanlar için. (F)’e de söylediğim gibi ben (D)’u sevdim onu hepsinden ayrı tutuyorum, o da ne arkadaşlığın ne de başka şeylerin cılkını çıkartacak bir insan değil.

İtalyanca dersinde yine (B) yoktu (neden (B)’tan bahsedip duruyorsun diye sorma sonuca bağlıycam herşeyi!) İtalyanca dersine de girmedi ve ben onun geç kalmak haricinde gelmdiği günü hatırlamıyorum. Her neyse güzel bir ders oldu ve italyanca da kelimeleri renklendirmeye başladığımı farkettim yani artık bundan sonra daha rahat bir şekilde öğrenebileceğim bir duruma gelmeye başladım diyelim. Acelem yok tadına varıyorum. Kendime sıkıntı etmeye hiç gerek yok bu okul bir şekilde bitecek ve bu sefer herşeyi öğrenerek çıkıcam bu okuldan. Yavaş yavaş inek olmaya başlıyorum zaten bundan sonrası da güzel olacak. Ev olayında da öyle...

Bu yazıya başlamadan önce odama girdim ve ne kadar güzel olduğunu düşündüm. Evimi gerçekten sevmeye başladım ve kendimi sıkıntıya sokmama gerek kalmadan bir şekilde evle beraber uyku düzenim ve onunla beraber de hayatım düzene girecek, zaten hayat küçük şeylerin tek bir noktada kesişmesiyle betimleniyor. Büyük parçalar o noktaları sadece pekiştirmeye yarıyor, o noktada herşey kesinleşmeden büyük parçaları aramıycam bundan sonra nereye oturtacağım bile belli olmuyor...

Stüdyo dersine gitmeden önce eve gelip materyallerimi yanıma aldım, halat ve uzatma kablolarını. Okula gittim orada ki herkesle yavaş yavaş muhabbete girdiğimi farkettim resmen artık kendime gelmeye başlamış durumdayım. Yavaş Yavaş hayatımı düzene soktuğum gibi ilişkilerim de düzene girmeye başlıyor çünkü onları düzene sokmak için bir çaba sarfetmiyorum ya da düzene girmemesi için sadece kalkanımı gerekmedikçe kaldırmıyorum ama etrafımı sarmasına da izin vermiyorum. Yani insanlar benimle konuşabiliyor ama hayatıma giremiyorlar bir çırpıda. Birazcık kalkanımı kaldırdığım insan (D) ve (F) oldu ve (B)’a kalkanımı kaldırdığında nasıl olacağını anlattım sadece yani belki de gerçekleri bilmiyor veya sadece benim ağzımdan biliyor.

(B) kendine taze sevgili edindi ve şimdi yavaş yavaş arkadaşlıklarını yok etmeye hayat düzenini yok etmeye başladı. Sonuçta kendini boğacak ve bunun farkında bile olamayacak. Sonuçta sevgilisinden ayrılacak kendine farklı ortamlar hazırlayacak sonra o ortamların da içine edip kendini yavaş yavaş bir çukura gömecek. Onun adına ve onun gibiler adına üzülüyorum işin açıkçası.

(B)’tan bu kadar bahsetmemin nedeni de bu; o acıdıklarım arasında ben de vardım belki de hala varım. Tek farkeden artık ben bişeyleri görüyorum ve bu olaylarda kendi çukurumu kazsamda içine atmayacak kadar olgunum, yine de şimdiye kadar acıdıklarımdandım. Artık olmamam gerekiyor. Doğru anı beklemem hayatımı doğru bişekilde düzene yavaş yavaş sokmam gerekiyor, zaten öğrenemediğim birşey varsa o da sabretmek ama kendimi aşmaya başladım o konuda da. Yani mesela hala kendime wireless olayları almamış durumdayım, 2-3 güne kalmaz alırım biliyorum ama bu kadar bile sabretmiş olmam yada bu kadar süre içinde almam gerektiğine inanmama rağmen sadece sabırlı davranmak adına almamış olmam benim için büyük bir kademe.

Evet (A) haklı, o benden ayrıldıktan sonra onun göremediği şeyleri yani kaymağı başkaları yiyecek ama ben ona çok söyledim bak biraz daha sabret diye çünkü o, o kadar uğraştıktan sonra kaymağın başkalarına kalmasını bende istemedim ama o belki benden de sabırsız bir insan ve doğrudan kaymak gibi hazır bi insanın arayışına girdi ama her sütün kaymağı yenmez, bunu kötü bir şekilde öğrenmez umarım.Ne kadar son zamanlarda bana karşı acımasız ve duyarsız davranmış olsada benim için yaptıklarını ona geri ödeyemeyeceğim kadar büyük, belki hayatımı ona borçluyum ama ne yazık ki o benden vazgeçti... Umarım güzel günler ve mutluluklar onun olur.

Bugün Stüdyo’da malzemelerimi olabildiğince çok paylaştım ve şikayet etmemeye çalıştım elimden geldiğince. Bunun karşılığı mıydı bilmiyorum ama kendimi ders sonunda gerçekten iyi hissediyordum.

Mesela en sonunda bugün (C)’le konuşma fırsatım oldu. Garip hisler içindeyim ona karşı yani kanallarında bi yanlışlık var sanki! Bi şeyler beni yanıltıyormuş gibi geliyor. Hani iki gün önce yazdıklarım. Her ne kadar olaylar olması gerektiği gibi gelişmediği için test etme olanağım olmasa da bazı şeyler şüphe uyandırdı. Veya tanışma yöntemimiz ve ortamımız uygun olmadığı için garip bir huzursuzluk oldu ortada. Resmen o benimle konuşmaya başladı ve ayrıca aralarında ki konuşmalar beni farklı birisi olduğu sonucuna doğru götürdü, hangi hissime güveneceğimi bilemiyorum bazen. Yada herşeyin bileşimi olan mantığım herşeyin çözümü mü bilemiyorum? Yarın bilgisayar dersi var ve erken uyanabilirsem ve annem burada olursa o zaman gidicem. O da orada oturacak, acaba buna hazırlıklı bi şekilde süslenip püslenip gidip bi de yüzsüz bi şekilde onun yanına mı otursam diyorum? Bilmiyorum, sonuçta ona asılmak istemiyorum sadece bir konuşma ortamı yaratmak amacım ve bunu yapabileceğimi biliyorum, eğer ona bırakırsam bunun imkansıza yakın olduğuna da eminim. Acaba neden onu o kadar tanımak istiyorum bilmiyorum. Galiba ilk gördüğüm insan olduğu için veya okulun en güzel kızlarından ya da en etkileyici kızlarından olduğu için, nasıl bir insan olduğunu ne aşamalardan geçtiğini öğrenmek için. Bilmiyorum ama bi şekilde onunla tanışıcam, hem start’ı vermişken neden durayım ki? Bi de arada unutmamam gereken bir olay var, başımı belaya sokmamak!!! (H)ler yani bir bakıma onların ekip biraz belalı gibi ama eğer (C) (K)’ın sevgilisi değilse o zaman o kadar samimi olmaları başka şeyleri ön plana çıkarıyor. Mesela onun bu şekilde bir sevgilisi olmadığı gerçeği, varsa bile tatlı bişeyler ya da anlayışlı bişeyler, ikinci bir olay o kötü bir seçenek, onların akraba ya da kardeş gibi oldukları ve eğer yanlış anlaşılırsam bu kötü sonuçlar doğurur. Her ne olursa olsun sonuçta ben o kıza asılmıyorum ve insanları ikna edebilecek yeteneğe bir şekilde sahibim ve her zaman bi şekilde kendimi anlatma yöntemini bulmasamda sıyrılmayı başardım.

Bakalım yarın neler olacak. Gidelim görelim. Meğer kız benden hoşlanıyormuş kayıt olduğumdan beri! Ne dumur olurum ama!!! Gerçi ismimi bile bilmediğine emin olduğum için bu ihtimal biraz garip olur. Bakalım yarın anlamasamda herşeyi biliyorum ben onunla iyi bir arkadaş olabilirim ve herşeyi bana anlatmasını sağlayabilirim.

Yavaş gitmek her zaman daha iyi... Bu bir taktik olsun benim için, ilk önce ismini öğren sonra 6.hissin sana ne söylüyor onu bul sonra git tanış ve art niyetli olma, o sana ne yaparsa yapsın! iki insan birbirine yeterince yakın olmadan birbirine zarar veremez ama kıllaşacak kadar yakın olursan bela geliyorum demez...

Yavaş yavaş herkesin arkadaşı olabilirim galiba ama ben hep olması gereken kadar yalnız olmalıyım. Hanemin içine girecekler her zaman özel olmalı. Sallana sallana (duçiseravi), piano piano bacaksız

Mutluyum huzurluyum, bunu ben istemedikçe bişey olmaz... Tabii bi de allah istemedikçe... Ama ben onu sevdikçe o da beni sevecek biliyorum

Sana bana bu hayatı verdiğin için teşekkür ediyorum. Ve beni mükemmelleştirecek şansı, olayları ve zekayı verdiğin için sana şükürler olsun.

Söyledim mi hatırlamıyorum ama artık karar verdim geceleri mum ışığında oturucam. Karanlık ya da loş ışık insanı depresif yaparken nedense mum ışığı duygusal ama mutlu yapıyor insanı. Galiba hareketli bişey olduğundan insanın içine hareket ve enerji de ekliyor. Hem elektrik parasından da kurtulurum, gerçi bu sefer de mum parası olacak ama olsun bi süre sonra onun bi ucuz yolunu bulurum nasılsa.

Demin iBook’u kapatmış ve yatmıştım ama sonra sürekli düşünmeye başladım (C)’le konuşacaklarımı, gerçi ne kadar kafamda canlandırırsam o kadar gerçekten uzaklaşıyor. Zaten hiç bişet hiç bi zaman kafanda canlandırdığın gibi olmuyor.

Düşünürken birden erkekleri 3’e ayırdım. Seksi abartanlar, seksi abartanlar ve diğerleri. İlk seksi abartanlar grubu, o yea nasılda götürdüm, nasılda siktim, sikerim ederim grubu. İkinci seksi abartanlar grubu, kadınların ne istediğini bulmak adına yol katettiklerini düşünen, onlar için seksi aşırı özel zanneden ve bu yüzden kendilerini aşırı özel saplantısına kaptıranlar, her seviştiklerinde kendilerini neredeyse ağlayacak kadar duygusal hissedenler. Ve haliyle diğerleri... Ben bu gruba koydum kendimi... Ama işin kötüsü erkekler günümüzde sadece seks’e göre gruplandırılabiliniyor. Her neyse benim hangi grupta olduğum çok da önemli değil zaten önemli olan benim neden kızlarla daha iyi anlaştığımın nedeni. O da ben bu geneli oluşturan iki grupla ne kadar arkadaş olsamda iyi olmamam, benim arkadaşlarım o diğerleri azınlığının parçalarının azınlık kısmındakiler ve azınlığın azınlığı hakikaten az oluyor binde bir kadar az olabiliyor. Burada, (D) olduğunu düşünüyorum ama emin de olamıyorum...

Bu düşüncelere nereden geldim onu da anlatıyım ya da tüme varım gibi baştan başlıyım sonunu siz ekleyin.

Bu laptop benim ikinci aşkım oldu kısa sürede! Bunun nedeni teknoloji manyağı ya da bilgisayar manyağı filan olmam değil. Bu laptop sayesinde “yazma”ya yeniden başlamam kararlı bir şekilde. Ne hakkında yazdığımı düşünürsek, (A) hakkında, (B), (C), (E), (D) hakkında, okul ve dersler hakkında, (F) hakkında, (L), (M) hakkında, duygular hakkında, para hakkında, gözlemlerim hakkında ve bir çok insan (çoğunlukla kız) bir çok konu hakkında yazılar yazıyorum. Evet genelde kız çünkü ben kızlarla daha iyi anlaşabiliyorum çünkü erkeklerle tek konuşulabilinen şey kızlar ve seks oluyor ve ben bu konularda onlar gibi bahsetmekten haz almıyorum, bu konularda muhabbet etmiyorum demiyorum, etsemde haz almıyorum, salakça ve sıkıcı geliyor bu muhabbetler bana... Bi de muhabbetin sonunda bi grup insana bi lakap takıyorsa ya da bi diğer grup çok şanslı bir adamsın ve seninle bunu yaşayan kız çok şanslı derse boku çıkıyor muhabbetin ve ben genelde bu boyuta getirmemek için resmen kasıyorum kendimi.
Bundan sonra bu grupların ne olduğunu açıklamaya geliyor sıra...

Her neyse insan gece mum ışığında yatınca bir sürü şey gelebiliyor aklına, o yüzden bu yazıyı burada bitiriyorum, iBook’u kapatıyorum ve mumu söndürüp uyuyorum...

iyi geceler sevgili günlüğüm ve iBook’um :p

1 yorum:

Gizli Özne

Sürekli dönüp dönüp onun yazdıklarını okuyorum. Facebook'ta onun resimlerine bakıp duruyorum, beraber yazışmalarımızı yeniden yeniden...