Çarşamba, Şubat 08, 2006

Eskiden Kalanlar 2/2

istanbul'dayım tek başıma, saat 18:00 Karaköy civarlarında demli çayımı yudumluyorum, bir elimde de akşam simidi var. Yol boyunca bişey yemediğimden ve heyecandan elim titriyor simidi yerken. Yavaş yavaş çayımı, simidimi bitirip kalkıyprum yerimden ve Eminönü'ne doğru köprüden yürümeye başlıyorum. Daha zamanım var, bunu değerlendirmeliyim. Yaz bitmek üzere ama hava hala sıcak ve temiz, yavaş yavaş yürüyorum. Oradan bir vasıta arıyorum, uzun zamandır gelmediğim için nasıl gideceğimi bilmiyorum ve taksiye binip anı yaşamadan varmam gereken yere bir an önce gitmek istemiyorum, sakin sakin düşünmeye, anlatacaklarımı bir bir kafama yazmak istiyorum. Aklımdan sürekli geçen sadece iki kelime varken düşünmeye sakinleşmeye çalışıyorum. Birisinden istediğim yere nasıl keyifli bir şekilde gidebileceğimi öğreniyorum.

Yakınlardan bir tramvay jetonu alıp tranvay'a biniyorum. Garip ama tenha, galiba pazar olmasından kaynaklanıyor. Hemen bir yere oturuyorum. Uzun bir süre tenha kalmıyor ve bende kalabalığın içine karışabilmek kendi varlığımı unutabilmek için ayağa kalkıyorum. Dışarıyı izleyerek giderken farkediyorum ki inmem gereken durağa gelmişim...

Havalimanına geldiğimde hemen sefer sayılarına bakıyorum, gecikme var mı kontrol ediyorum ve oturacak bir yer buluyorum.

Uçak indi galiba. Ne kadar sürer gelmesi buraya? daha pasaport'tan geçecek. Ayağa kalkıyorum, gelen yolcu kısmına doğru iyice yaklaşıyorum "acaba Batur eniştemi mi arasaydım ve o mu karşılasaydı?... Saçmalama Özgür o senin abin değil!"

Otomatik kapı açılıyor kapanıyor, sürekli gözüm orada... "Galiba geldi"... Kalbim çıkacak gibi yerinden. "Evet, geldi!"

...Ve uzaktan zor da seçsem onun olduğunu biliyorum, eşyalardan etrafı kapanmış bir şekilde, onlarla cebelleşerek geliyor. Aşkı da yanında :) En çok zorluğu çıkartanda galiba o olmuş. Resmen terlemiş, oysa ki hiç terlemezdi. Galiba beni gördü, gülümsemekle gülümsememek arası bir bakış sonra cebelleşmeye devam... Keşke hemen yanına gidebilsem ve herşeyi elinden alabilsem...

Otomatik kapıdan geçer geçmez ellerinde herşeyi birden yere bırakıp bana doğru bir an duraklayıp bakıyor ve gülümsüyor, ben de aynı anda sadece ona bakıyor ve gülümsüyorum. Sadece iki adım atıp bana sarılıyor aramızda sadece camdan yapılmış bir korkuluk var. Doyasıya öpüyoruz birbirimizi ve bir anda arkasına dönüyor bavullarına bakıyor ve o anda bende onun ellerinden kurtulup korkuluğun arkasına doğru geçmek için sola yönleniyorum. O da benim yaklaştığım yöne doğru bavullarıyla harekete geçiyor, hemen yetişip sadece küçükleri onda bırakarak, aşkı dahil herşeyi yükleniyorum. Sadece on adım yürüdükten sonra herşeyi elimden bırakıp ona delilercesine sarılıp, onu delilercesine öpüyorum ve aklımda sürekli dolanan o iki kelimeyi defalarca ona sözlüyorum; "seni seviyorum"

Yeniden eşyaları yüklenip ilerlemeye başlıyorum o da yumuşak bir şekilde eşya yüklü olmasına rağmen elimi tutuyor. Bir saniyeliğine dönüp yüzüne bakıyorum ve bana aşk dolu bir şekilde gülümsüyor. İçimde mutluluk çığlık atıyor, kafamda sadece bu eşyaları nereye atsak diyorum...

Öğlen parkettiğim Mini'mizin yanına geliyoruz. Eşyaları bir şekilde zor da olsa sığdırıyorum ve arabaya oturuyoruz.

Gözlerimizi açtığımızda nereden geldiği, ne olduğu belli olmayan kumaş parçaları var camlara sıkıştırılmışve ikimizde çırılçıplağız, camlar buğulanmış... Sadece birbirimize bakıp gülümsüyoruz ve sakin bir şekilde oraya buraya sıkıştırdığımız kıyafetleri giyiyoruz, bulamadıklarımız ve cama yırtıp koyduklarımız yerine bavuldan yenilerini çıkartıp onları giyiyoruz. Artık yola çıkmaya hazırız. Çıkmadan önce bir zarf veriyorum sana ve sen gülümseyip açmadan önce çantana uzanıyorsun ve bana kırmızı bir zarf veriyorsun.
"Solistim benim! :)"
"Benim aşkım bir tasarımcı! :)"

Evimizdeyiz İzmir'de yakın bir süre içinde evimiz olmayacak yerdeyiz ve hatta yatağımızda ve koltuğumuzdayız.

                                -------------------

"Cuma oldu,artık evde yiyecek bişey kalmadı. Hadi üstümüze bişeyler giyelimde çıkıp bir kaç haftalık yiyecek alalım kendimize"
"olur aşkım"

1 yorum:

  1. görmeyeli baya bir dillenmişsin sen
    ne güzel yazmışsın be :D

    YanıtlaSil

Gizli Özne

Sürekli dönüp dönüp onun yazdıklarını okuyorum. Facebook'ta onun resimlerine bakıp duruyorum, beraber yazışmalarımızı yeniden yeniden...