Çarşamba, Şubat 08, 2006

Eskiden kalanlar 1/2

Uyanıyorum, güneşli bir oda çift kişilik bir yatak, beyaz renkler hakim, baş ucumda bir lale, kalkıyorum banyoya yüzümü yıkamaya gidiyorum, sen banyo yapıyorsun; "günaydın aşkım!" diyip yüzümü yıkıyor, traşımı oluyorum, o sırada sen banyodan çıkıyorsun senin bornozunu verip dudağından ufacık bir öpücük konduruyorum.

Sen saçını kurutup giyinirken, ikimize bir kahvaltı hazırlıyorum, kapının önünden sütümüzü ekmeğimizi ve gazetemizi de alıyorum. Sen geliyorsun ve kahvaltımızı yapıyoruz. Mutfak kocaman bir mutfak ışıl ışıl, mutfak masası kocaman boydan boya bir camın önünde apaydınlık.

Kahvaltını yapıp yavaş yavaş hazırlanıyorsun, sana senin arabanın anahtarlarını, çantanı ve paltonu hazır tutuyorum. Çıkarken bir öpücük verip "seni seviyorum!" diyip çıkıyorsun; akşama konserin var.

Sen gittikten sonra ben de yıkanıp, çalışma odama gidiyorum, projemi devam ettiriyorum.


Saat 2:30da geliyorsun yorgun bir şekilde, ben hemen sana bir kahve hazırlıyorum, sen onu içerken hemen hazırlanıyorum, malum saçlarını yaptıracaksın ve arabayı parketmek ve bunun gibi şeylerle kaybedecek zamanın olmayacak, bende seninle geliyorum. Çıkıyoruz.

İşlerini halledip konseri vereceğin yere, oradan da kulise giriyoruz. Belki bu vereceğin 50. resital ama yine yüzünden o heyecan okunuyor. Belki de Almanya'da vereceğin son konser olması heyecanını arttırıyor. (Ertesi günlerde taşınma durumumuz var çünkü sen Fransa'dan çok iyi bir orkestra'dan teklif almışsın ve kabul etmişsin)

Konser sonunda, alışılmış bir durum değil ama, ayakta alkışlanıyorsun ve iki kez bis yapmak durumunda kalıyorsun, belki herkes senin gideceğinden dolayı seni iyice kafalarına kazımak istiyor, belki bu duyguyu uzun zaman yaşayamayacaklarından dolayı biraz daha seni dinlemek istiyor.

Kulise geri döndüğünde ben orada oluyorum. Gözlerin dolmuş ve yorulmuş gibisin, aklında soru işaretleri var (acaba paris semfoniden teklifi kabul etmem doğru bir şey miydi?, tam da alışmıştım buraya!)

... Ve çıkıyoruz oradan, eve gidip gece için hazırlanıyoruz, son konserinden sonra sen orkestra'dan ve dışarıdan arkadaşlarınla son bir kez eğlenmek istiyorsun...

Kıyafetlerimizi değiştiriyoruz, sevişiyoruz ve bir taksiye binip eğleneceğimiz yere gidiyoruz...

Geri döndüğümüzde ikimizde sarhoşuz ve yorgun, üstümüzde ki bütün kıyafetleri girişten itibaren yerlere atarak yatak odamıza ve yatağa doğru öpüşerek ilerliyoruz, yatağa vardığımızda çırılçıplağız artık. Yorgun olmamıza rağmen gözlerimizi kapattığımızda güneş doğmuş oluyor... ve ertesi gün akşam üstüne kadar uyuyoruz beraber...

Gün boyunca kendime sürekli söylüyorum "ben çok şanslı bir insanım"

Seni hayatım boyunca sevicem...

1 yorum:

Gizli Özne

Sürekli dönüp dönüp onun yazdıklarını okuyorum. Facebook'ta onun resimlerine bakıp duruyorum, beraber yazışmalarımızı yeniden yeniden...